Asya kökenli ve bilimsel adı Betta splendens olan Beta balıkları, 4-6 cm boyutlarıyla küçük ama gösterişli akvaryum canlıları arasında yer alır. Özellikle erkek bireylerin uzun ve dalgalı yüzgeçleri, canlı renkleriyle petshop vitrinlerinde hemen dikkat çeker. Akvaryum hobisine yeni başlayanlar için bakımı en kolay balıklardan biri olsa da, agresif doğası nedeniyle kendi türüne karşı oldukça saldırgandır. Diğer balıklara karşı ise orta seviyede bir agresiflik gösterdiği için genellikle tek başına beslenmesi gerekir.
Ne yazık ki, bu dayanıklı yapıları Beta balıklarına yapılan büyük bir haksızlığın da önünü açıyor. Hem bilinçsiz petshop sahipleri hem de bilgisiz akvaryum meraklıları, onları adeta bir “süs objesi” gibi küçük ve sağlıksız kaplara mahkum ediyor. Bir petshop’a girdiğinizde, çoğu zaman Beta balıklarının daracık plastik kaplarda veya pet bardaklarda sıkışıp kaldığını görmeniz işten bile değildir. Oysa bu etkileyici balıklar, hareket edebilecekleri ve doğal ortamlarına daha yakın bir akvaryumda çok daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürebilirler.
Beta balıkları, yalnızca “ölmedikleri” için küçücük pet bardaklarına hapsedilir. Ancak bu, onların sağlıklı yaşadığı anlamına gelmez. Aslında bir Beta balığının ideal yaşam alanı en az 30 litrelik bir akvaryum olmalıdır. Pet bardaklar, kavanozlar veya fanuslar, onların uzun vadede hayatta kalmasını zorlaştırır. Çünkü bu dar alanlar, balıkların hareket etmesini kısıtlar ve onları sürekli strese maruz bırakır. Stres, birçok akvaryum balığında olduğu gibi Beta balıklarında da bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve hastalıklara karşı savunmasız hale gelmelerine neden olur.
Doğada Betalar, yoğun bitki örtüsüyle kaplı bataklıklar, yavaş akan nehirler ve durgun sularda yaşarlar. Bu ortamlar, büyük yırtıcı balıklar için elverişsiz olduğu için Betalar burada nispeten güvende kalabilir. Aynı zamanda suyun üzerini kaplayan bitkiler, onları kuşlar ve sürüngenler gibi diğer avcılardan da saklar. Ancak bu tür sularda oksijen seviyesi genellikle düşüktür. Çoğu balık için ölümcül olabilecek bu şartlara uyum sağlamak için Beta balıkları, milyonlarca yıl süren evrimsel süreçte “labirent organı” adı verilen özel bir solunum sistemi geliştirmiştir.
Labirent organı, Betaların doğrudan havadan oksijen almasını sağlar. Bu sayede, oksijen bakımından fakir, hatta kirli ve bulanık sularda bile hayatta kalabilirler. Ancak bu dayanıklılık, onların kötü şartlara mahkum edilmesi için bir bahane olmamalıdır. Bir Beta balığı, hayatta kalabilir ama uygun yaşam alanı sağlanmadığında asla mutlu ve sağlıklı olmaz. Doğru bakıldığında ise canlı renklerini sergileyerek, yüzgeçlerini zarifçe açarak gerçekten büyüleyici bir görünüme kavuşur.
Bir Beta balığının küçücük bir bardağa veya fanusa hapsedildiğinde ne hissettiğini anlamak aslında hiç de zor değil. Bunu kendi hayatınıza uyarlayarak düşünün: Sizden onlarca kat büyük, ne düşündüğünü, ne amaçladığını asla anlayamadığınız devler tarafından aniden yaşam alanınızdan koparıldığınızı hayal edin. Gözünüzü açtığınızda, hareket edemeyeceğiniz kadar dar, sıkıcı ve huzursuz bir odadasınız.
Size hayatta kalmanız için gereken her şey sağlanıyor. Aç kalmıyorsunuz, hatta en lezzetli yemekler önünüze getiriliyor. Ancak içme suyu almak için odanın dışına elinizi uzatmanız gerekiyor, tıpkı Beta balıklarının zaman zaman yüzeye çıkıp oksijen almak zorunda olduğu gibi.
Bu koşullar altında yıllarca yaşayabilirsiniz. Ancak böyle bir hayatta mutlu olmanız, özgür hissetmeniz veya gerçekten yaşadığınızı düşünmeniz mümkün mü? Elbette hayır. İçinizde hep bir boşluk, hep bir huzursuzluk olur. Çünkü burası sizin doğal ortamınız değil ve kaçışınız da imkansız.
Şimdi bir an için düşünün, o devlerden biri sizi alıp şu an bulunduğunuz o daracık odadan çıkararak, geniş, ferah ve doğaya daha yakın bir yere yerleştiriyor. Ağaçlar, bitkiler ve keşfetmek için bolca alan var. Eski yaşam alanınız kadar olmasa da en azından hareket edebiliyor, yeni yerler keşfedebiliyor, kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Bu durumda daha mutlu ve sağlıklı olmaz mıydınız?
İşte bu, sadece Beta balıkları için değil, tüm akvaryum balıkları için de geçerli. Onlar da doğada özgürce yüzebilecekleri, keşfedebilecekleri ve kendilerini güvende hissedebilecekleri alanlara ihtiyaç duyarlar. Balıkların doğal yaşamlarından koparılıp ticari amaçlarla küçücük kaplarda sergilenmesi, sırf dayanıklı oldukları için kötü koşullarda yaşamak zorunda bırakılmaları kabul edilemez bir durumdur. Ne yazık ki, bugün dünyanın dört bir yanındaki petshop’larda, özgürlüğü ellerinden alınmış, mutsuz ve sağlıksız balıklar görmek mümkün. Onları kurtarmanın yolu, daha bilinçli davranmak ve her canlının hak ettiği saygıyı görmesini sağlamaktır.
Beta Balıkları Doğru Şekilde Nasıl Beslenir?

Beta balıkları doğaları gereği yalnız bakılması gereken canlılardır. Oldukça agresif oldukları için başka balıklarla aynı akvaryumda tutulduklarında mutlaka kavga çıkar. Bu yüzden bazı yerlerde bilerek “Beta Dövüşleri” düzenlenmektedir, ancak bu son derece yanlış bir davranıştır. Çünkü bu kavgaların sonunda mutlaka bir Beta hayatını kaybeder.
Bakımları oldukça kolaydır, ancak bazı kişiler bunu yanlış anlayarak fanusta, kavanozda ya da bardakta beslemeye çalışır. Oysa Beta balıkları bu tür dar alanlarda asla sağlıklı bir yaşam süremez. Ne kadar geniş bir yaşam alanına sahip olurlarsa o kadar dayanıklı ve sağlıklı olurlar. Bitkilendirilmiş, küçük ya da orta büyüklükte bir akvaryum (25-30 litre) onlar için çok daha uygundur. Akvaryum hacmi ne kadar büyük olursa balıkların yaşam kalitesi de o kadar artar. İsteğe bağlı olarak şelale filtre kullanılabilir, ancak bu pek önerilmez. Kullanılacak filtrenin suyu fazla hareketlendirmeyen bir yapıda olması gerekir, çünkü Betalar aşırı akıntılı ve dalgalı sulardan hoşlanmaz.
Beta üretimi sanıldığı kadar kolay değildir. Dişi bir Betayı doğrudan akvaryuma bırakmak ciddi bir hata olur, çünkü büyük ihtimalle biri diğerini öldürür. Üretim süreci dikkat ve deneyim gerektiren bir iştir. Tecrübesiz ve bilgisiz bir şekilde yapılan denemeler, çoğu zaman balıkların hayatını kaybetmesiyle sonuçlanır.
Beta balıkları, kendilerini aynada gördüklerinde büyük bir öfkeye kapılır ve yansımalarına saldırmaya çalışırlar. Bunu yaparken yüzgeçlerini tamamen açar, renkleri daha da belirgin hale gelir ve oldukça etkileyici bir görüntü ortaya çıkar. Bu tepki sadece görsel olarak ilgi çekici olmakla kalmaz, aynı zamanda balığın fiziksel sağlığı için de önemlidir. Sabah ve akşam günde iki kez, beşer dakikalık ayna egzersizi yapmak Betaların formda kalmasına yardımcı olur. Ancak bu süreyi fazla uzatmak strese neden olabileceğinden dikkatli olunmalıdır.