Şu anki bulgulara göre, evcil hayvanlara COVID-19 bulaşma olasılığı son derece düşük kabul ediliyor. Uzmanlar, bu düşük risk seviyesine rağmen evcil dostlarımızın hijyen ve karantina kurallarına uygun şekilde korunmasını, onlara gereken özenin gösterilmesini ve asla terk edilmemelerini önemle vurguluyor.
Salgının başından bu yana dünya genelinde yalnızca ikisi köpek, biri kedi olmak üzere üç evcil hayvanda SARS-CoV-2 tespit edildi. Köpekler hastalığı belirti göstermeden atlatırken, kedide hastalığın semptomları gözlemlendi. Konuyla ilgili açıklama yapan Belçikalı virolog Steven Van Gucht, evcil hayvanlara virüs bulaşmasının son derece ender görülen izole vakalar olduğunu belirterek, bunun yaygın bir durum olduğuna dair herhangi bir bilimsel kanıt bulunmadığını ifade ediyor.
Hong Kong’da Görülen Köpek Vakaları

Hong Kong’da, insandan evcil hayvana SARS-CoV-2 bulaşmasına dair ilk resmi vaka tespit edilmiş olabilir!
Salgının başından bu yana, evcil hayvan sahipleri virüsün hayvanlara bulaşıp bulaşmadığı konusunda oldukça endişeli. Ancak bugüne kadar, doğrulanmış bir insan-hayvan geçişi vakasına rastlanmamıştı. Hong Kong’da ortaya çıkan bu yeni vaka, bu konuda resmi olarak kaydedilen ilk örnek oldu.
Hong Kong Tarım, Su Ürünleri ve Koruma Bölümü (AFCD), 60 yaşındaki bir COVID-19 hastasına ait Pomeranya cinsi köpeğin koronavirüs testlerinin birden fazla kez “zayıf pozitif” sonuç verdiğini duyurdu. Bu, köpeğin vücudunda düşük miktarda virüs tespit edildiği anlamına geliyor. Uzmanlar, bu durumu “düşük düzeyde enfeksiyon” olarak değerlendirirken, köpeğin herhangi bir hastalık belirtisi göstermediğini de vurguluyor. Yani köpek, virüsü asemptomatik şekilde taşıyor.
Bu vaka, insandan evcil hayvana virüs geçişinin mümkün olabileceğine dair ilk bilimsel verilerden biri olarak dikkat çekiyor. Ancak uzmanlar, bunun nadir bir durum olduğunu, geniş çapta bir tehdit oluşturduğuna dair henüz net bir kanıt bulunmadığını belirtiyor.
Koronavirüs şüphesiyle karantina altına alınan ilk köpek bu değil. Hong Kong’da benzer bir durum daha yaşandı; bir başka köpek de aynı şüpheyle karantinaya alındı. İlk test sonucu negatif çıksa da, köpek yeniden test edilecek ve bir süre daha gözetim altında tutulacak. Bu köpeğin sahibi ise COVID-19’a sebep olan SARS-CoV-2 virüsüyle enfekte.
Hong Kong Şehir Üniversitesi’nden Vanessa Barrs, önceki SARS deneyimlerine dayanarak, kedi ve köpeklerin bu tür virüsleri kapmaları durumunda hastalanmadıklarını ve insanlara bulaştırmadıklarını belirtiyor. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü, bunun insandan hayvana geçtiği doğrulanmış ilk SARS-CoV-2 vakası olduğunu açıklasa da, Dünya Sağlık Örgütü henüz resmi bir onay vermiş değil. DSÖ, mevcut açıklamalarında hala evcil hayvanların yeni koronavirüse yakalanabileceğine dair kesin bir kanıt bulunmadığının altını çiziyor.
Buna rağmen uzmanlar, evcil hayvanlarla temas ettikten sonra ellerin sabunlu suyla yıkanmasını öneriyor. Bu alışkanlık, E. coli ve Salmonella gibi hayvanlardan insanlara bulaşabilen yaygın bakterilere karşı ek bir koruma sağlıyor.
Hong Kong Sağlık Bakanı Sophia Chan Siu-chee ise, köpekten alınan testlerin pozitif çıktığını belirterek, virüsün ona bulaştığını doğruladı. Köpek, sağlık yetkilileri tarafından karantinaya alınmış durumda ve test sonuçları negatif çıkana kadar serbest bırakılmayacak.
Güncelleme: Karantinadan Çıkan Köpek Hayatını Kaybetti

Koronavirüs şüphesiyle karantinaya alınan ve test sonuçları negatif çıktıktan sonra serbest bırakılan köpek, 14 Mart 2020’de özgürlüğüne kavuşmuştu. Ancak yalnızca dört gün sonra, ölüm haberi geldi.
17 yaşındaki köpeğin ölüm nedeni kesin olarak belirlenemedi, çünkü sahibi otopsi yapılmasına izin vermedi. Pomeranya cinsi köpekler genellikle 12-16 yıl arasında bir ömre sahip olduğundan, ölümünün ileri yaşına bağlı olması oldukça muhtemel. Ancak otopsi yapılmadığı için kesin bir sebep ortaya konulamadı. Dolayısıyla şu an için en doğru yanıt: Bilmiyoruz.
Belçika’da Bir Kedide Koronavirüs Tespit Edildi

Belçika’da 27 Mart 2020 tarihinde ulusal VRT kanalının yaptığı açıklamaya göre, bir kedide SARS-CoV-2 virüsü tespit edildi. Kedinin, insanlarda görülen semptomlara benzer belirtiler gösterdiği, özellikle solunum ve sindirim sistemiyle ilgili sorunlar yaşadığı bildirildi.
Yetkililer, virüsün evcil hayvanlardan insanlara bulaşma ihtimalinin son derece düşük olduğunu belirtse de, hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Özellikle hasta kişilerin evcil hayvanlarıyla yakın temastan kaçınmaları, hayvanlarına dokunduktan sonra ellerini yıkamaları ve onların yüzlerini yalamasına izin vermemeleri tavsiye ediliyor.
Bu vaka, virüsün hayvanlara bulaşabileceğini gösterse de, evcil hayvanların hastalığın yayılmasında önemli bir rol oynadığına dair herhangi bir kanıt bulunmuyor. Ancak hem kendi sağlığımızı hem de hayvanlarımızın sağlığını korumak için gerekli önlemleri almayı ihmal etmemeliyiz.
Evcil Hayvanlarınızı Koruyun, Onları Asla Terk Etmeyin!

Salgın sürecinde kendimizi korumaya çalışırken, evcil hayvanlarımızı da unutmamalıyız. Onların sağlığını da güvence altına almak için hijyen kurallarına dikkat etmek ve yaşam alanlarını temiz tutmak büyük önem taşıyor. Bu süreçte, evcil dostlarımızı dışarıda başıboş bırakmamak, gereksiz temasları sınırlandırmak ve diğer insanlarla ya da hayvanlarla olan etkileşimlerini en aza indirmek ek önlemler olarak alınabilir.
Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta, virüs konusunda paniğe kapılmamak ve yanlış bilgilere dayalı kararlar almamaktır. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda, evcil hayvanlardan insanlara, insanlardan evcil hayvanlara veya evcil hayvanlar arasında koronavirüsün bulaştığını kesin olarak kanıtlayan bir bulguya rastlanmamıştır. Bu nedenle evcil hayvanlarınızı terk etmeniz veya bakımlarını ihmal etmeniz için hiçbir gerekçe yoktur.
Bu süreçte yalnızca, hayvanlarla teması sınırlamak ve onlara dokunduktan sonra elleri yıkamak gibi temel hijyen kurallarına daha fazla özen göstermek önerilmektedir. Özellikle COVID-19 teşhisi konulmuş veya şüpheli bir durumda olan kişilerin CDC’nin tavsiyelerine uyarak evcil hayvanlarıyla temaslarını azaltmaları, mümkünse karantinaya alınan odalara hayvanların girişini kısıtlamaları gerekmektedir.
Kesin olan bir şey var ki, evcil hayvanlarımız da bizim gibi sevgiye, ilgiye ve korunmaya ihtiyaç duyuyor. Onları asla terk etmeyin, hijyen kurallarına dikkat edin ve hem kendinizi hem de onları güvende tutun. Çünkü bu süreçte yalnız değiller; sizin yanınızda olmaya, sizin de onların yanında olmaya devam etmeniz gerekiyor.