Tıbbi İçerik Uyarısı
Burada yer alan bilgiler, yalnızca eğitim ve bilgilendirme amacıyla paylaşılmıştır. Hiçbir şekilde doktor muayenesi, tanı veya tedavinin alternatifi değildir. Sağlığınızla ilgili kararlar alırken mutlaka tıp uzmanlarına danışınız.
Canine Coronavirus (CCoV), köpeklerde şiddetli gastroenterite yol açan bulaşıcı bir virüstür. Alphacoronavirus 1 türüne ait olan bu virüs, Tegacovirus alt grubunda sınıflandırılır ve Feline Coronavirus (FCoV) ile Transmissible Gastroenteritis Virus (TGEV) gibi diğer koronavirüslerle evrimsel benzerlik gösterir.
CCoV, genellikle ölümcül olmasa da yüksek bulaşıcılığa sahiptir. Virüsün yapısı incelendiğinde, lipit bir zarf içinde korunan yaklaşık 125 nanometre boyutunda, tek zincirli ve pozitif polariteli bir RNA genomu olduğu görülür. Yapısal proteinler, çift katmanlı zarfa bağlıdır ve nükleokapsid proteini dışında sabitlenmiş durumdadır.
İlk olarak 1971 yılında Almanya’daki bir bekçi köpeği salgını sırasında tespit edilen CCoV, o tarihten bu yana köpek popülasyonlarında ara sıra gastroenterit vakalarına neden olmaktadır. Özellikle yoğun köpek nüfusunun bulunduğu barınak veya yetiştirici çiftliklerinde hızla yayılabilir. Bu nedenle, enfekte hayvanların erken teşhisi ve izolasyonu, salgınların önlenmesinde önemlidir.

Virüsün enfeksiyon oluşturmasında rol oynayan yapısal proteinlerden biri, ORF2 geni tarafından kodlanan Spike glikoproteinidir. Özellikle Canine-CoV (Köpek Koronavirüsü) enfeksiyonlarında, Spike proteini konak hücreye girmek için APN reseptörüne bağlanır. Bu proteinin yapısı, iki temel bölgeye ayrılır: S1 ve S2.
S1 bölgesi, virüsün hücreye tutunmasında ilk adımı gerçekleştirir. Daha dışarıda konumlanan bu bölge, reseptörlere bağlanarak hücre yüzeyindeki hedef moleküllerle etkileşime girer. Böylece virüs, hücreye yapışma aşamasını tamamlar.
S2 bölgesi ise viral zarfın yakınında, Spike proteininin kök kısmında bulunur. Bu bölge, viral zarf ile konakçı hücre zarının kaynaşmasını (füzyon) sağlayarak, virüsün genetik materyalinin (RNA genomunun) hücre sitoplazmasına salınmasına olanak tanır. Bu sayede enfeksiyon süreci başlamış olur.
Köpek Koronavirüsü (Canine-CoV) Belirtileri

Canine-CoV (Köpek Koronavirüsü), öncelikle sindirim sisteminde, özellikle de ince bağırsakta çoğalan bir virüstür. Bu nedenle enfekte hayvanlarda, gastroenteral enfeksiyonlarla ilişkili çeşitli belirtiler gözlemlenebilir. En yaygın olarak bildirilen semptomlar şunlardır:
- İshal
- Kusma
- Anoreksi (iştahsızlık)
- Dehidrasyon (özellikle şiddetli ve uzun süren ishal ve kusmaya bağlı olarak)
Bunların yanı sıra, ateş, halsizlik ve iştah kaybı gibi belirtiler de görülebilse de, bu semptomlar daha nadir bildirilen bulgular arasındadır. Virüsün yol açtığı sindirim sistemi tutulumu, özellikle bağırsaklardaki hasara bağlı olarak dehidrasyon ve elektrolit dengesizliği gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir.
Köpek Koronavirüsü (Canine-CoV) Teşhis Yöntemleri

En yaygın kullanılan teşhis yöntemi ELISA testidir. Bu yöntemde dışkı örneklerinde virüs antijenleri aranır ve kısa sürede güvenilir sonuçlar alınabilir.
Daha hassas sonuçlar gerektiren durumlarda PCR testi uygulanır. Bu moleküler tanı yöntemi, virüsün genetiğini tespit ederek en doğru sonucu verir. PCR, hem erken enfeksiyon döneminde hem de düşük viral yük durumlarında etkilidir.
Ayrıca, hastalığın geçirilmiş olup olmadığını anlamak veya bağışıklık durumunu değerlendirmek için serolojik testler yapılabilir. Bu testler kan örneğinde virüse karşı oluşan antikorları tespit ederek dolaylı yoldan tanı koyma imkanı sağlar.
Köpek Koronavirüsü (Canine-CoV) Tedavi Yöntemleri

Köpek Koronavirüsü (Canine-CoV) tedavisinde unutulmaması gereken en önemli nokta, bu hastalığın viral bir enfeksiyon olmasıdır. Antibiyotikler virüsler üzerinde etkili değildir ve bu nedenle tedavide kullanılmaz. Hastalığın doğrudan bir antiviral tedavisi bulunmamakla birlikte, uygulanan tedavi yöntemleri hastalık sürecini rahatlatmaya ve komplikasyonları önlemeye yöneliktir.
Tedavinin temelini destekleyici bakım oluşturur. İshal ve kusma nedeniyle oluşan sıvı kaybı, damar içi sıvı tedavisiyle (intravenöz) giderilir. Bu işlem sırasında aynı zamanda vücudun kaybettiği elektrolitlerin ve besin maddelerinin yeri doldurulur.
Hastalık sırasında nadiren görülen ateş ve vücut ağrıları için ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Bunun yanı sıra, virüsün zayıflattığı bağışıklık sistemi nedeniyle ortaya çıkabilecek ikincil bakteriyel enfeksiyonların önlenmesi veya tedavisi gerekebilir.
Tedavi sürecinde hasta köpeğin dinlenmesi ve beslenmesine özen gösterilmelidir. Hafif ve sindirimi kolay gıdalarla beslenme, bağırsakların toparlanmasına yardımcı olur. Erken teşhis ve uygun destek tedavisiyle birlikte çoğu köpek bu hastalığı atlatabilir.
Köpeklerde Görülen Koronavirüsün Kuluçka Süresi

Bu koronavirüs türü, diğer benzer hastalıklara kıyasla çok daha kısa bir kuluçka süresine sahiptir. Virüs vücuda girdikten sonraki 1-3 gün gibi kısa bir sürede ilk belirtiler ortaya çıkar. Klinik semptomlar başladıktan sonra hastalık hızla ilerler ve durum ağırlaşabilir.
Hasta ya da taşıyıcı köpeklerle temas eden bir hayvanın virüsten etkilenmeme şansı neredeyse yok denecek kadar azdır. Başka bir enfeksiyon geçirmeyen köpekler genellikle 1 hafta içinde iyileşse de, bazı vakalarda bu süre 2 hafta veya daha uzun sürebilir.
Hastalığın seyri, hayvanın bağışıklık sistemine ve genel sağlık durumuna göre değişiklik göstermektedir. Bu nedenle, belirtiler fark edilir edilmez hızlı bir şekilde veteriner desteği almak, hastalığın olumsuz etkilerini en aza indirmek için çok önemlidir.
Köpeklerde Canine-CoV Enfeksiyonları ve Korunma Yöntemleri

Sokakta veya toplu halde yaşayan köpekler, enfeksiyon riskine daha açıktır. Bununla birlikte, evde beslenen köpeklerin bu gruplarla temas etmesi de oldukça risklidir. Temiz bir çevre, enterit ile ilişkili virüslerin bulaşmasını zorlaştırır. Ayrıca, Canine-CoV aside dirençli olduğundan mide asidini atlatabilir; bu nedenle gıda hijyenine de özen gösterilmelidir.
Canine-CoV enfeksiyonlarına karşı DA2PPC adında lisanslı, inaktif bir aşı mevcuttur. Aşının güvenilirliği tartışmasız olsa da etkinliği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bu aşı, parainfluenza, adenovirüs, parvovirüs ve koronavirüs gibi enfeksiyonlara karşı koruma sağlar.
Köpek Koronavirüslerinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisi

2018 yılında Malezya’da pnömoni geliştiren hastalardan, Canine-CoV’un Feline-CoV, TGEV ve SARSr-CoV ile genetik rekombinasyona uğramış bir suşu izole edilmiştir. Toplam 8 kişinin bu virüsle enfekte olduğu bildirilse de, insandan insana bulaş kanıtlanmamış ve başka vaka rapor edilmemiştir. CCoV-HuPn-2018 adı verilen bu suşun pnömoniye kesin olarak yol açtığı doğrulanmadığı için, “8. insan koronavirüsü” olarak literatüre geçmemiştir.
Köpeklerde Solunum Yolu Koronavirüsü (CrCoV)

Son yıllarda, köpeklerde yalnızca bağırsak sistemini etkileyen geleneksel enterik koronavirüslerden (CCoV) farklı olarak, solunum yollarını hedef alan yeni bir koronavirüs tespit edilmiştir. Canine Respiratory Coronavirus (CrCoV), Alphacoronavirus yerine Betacoronavirus ailesine mensuptur ve OC43 gibi diğer Embecovirus türleriyle genetik benzerlik taşır.
CrCoV ilk kez 2003 yılında İngiltere’de, köpeklerin akciğer dokusundan izole edilmiştir. Daha sonraki araştırmalar, bu virüsün Avrupa’nın diğer bölgelerinde ve Japonya’da da yaygın olduğunu ortaya koymuştur. Serolojik çalışmalar, ABD ve Kanada’daki köpeklerde CrCoV’ye özgü antikorların varlığını göstermiş, hatta bu antikorların 1996 yılına kadar uzandığı tespit edilmiştir. Bu da, virüsün köpek popülasyonlarında uzun süredir dolaşımda olduğunu düşündürmektedir.