Neden Bir Su Aygırını Kısırlaştırmak Neredeyse İmkansızdır?

Bilimsever
3 Min Read
Neden Bir Su Aygırını Kısırlaştırmak Neredeyse İmkansızdır?
Neden Bir Su Aygırını Kısırlaştırmak Neredeyse İmkansızdır?

Dünya üzerinde bazı görevler diğerlerinden daha zordur. Ancak, bir su aygırının testislerini bulmak, hele ki onları kısırlaştırmak için arıyorsanız, bu listenin en üst sıralarında yer alır. Hayvanat bahçesi veterinerleri, 90 yılı aşkın süredir bu iki tonluk devleri kısırlaştırmaya çalışıyor; bazen başarılı oluyorlar, bazen ise devasa bir hayvanın biyolojik zekasına yenik düşüyorlar. Bu işlemin amacı, koruma altındaki popülasyonların kontrol altında tutulmasını sağlamak ve erkekler arasındaki agresif mücadeleleri en aza indirmek.

Ancak sorun şu ki, su aygırları testislerini vücutlarının içine saklıyor. Hippopotamus amphibius türü, gerektiğinde testislerini içeri çekerek doğanın en yetenekli “gizlenme ustalarından” biri haline geliyor. Dolayısıyla, bir veterinerin elinde keskiyle yaklaştığını fark eden bir su aygırı, operasyon masasına yattıktan sonra bile beklenmedik bir şekilde mücadele edebiliyor.

Bu zorluğun üstesinden gelmek için Avrupa ve İsrail’deki veterinerler yıllar süren çalışmalar sonucunda neredeyse hatasız işleyen bir yöntem geliştirdi. Önce, su aygırı özel bir anestezik karışımla bayıltılıyor. Ardından, devasa gövdesi yan yatırılıyor ve bir ayağı ip yardımıyla yukarı kaldırılarak doğru pozisyona getiriliyor. İşin püf noktası ise ultrason kullanımı. Ultrason sayesinde, veterinerler operasyon sırasında testislerin tam yerini tespit edebiliyor ve su aygırının doğanın ona bahşettiği “gizleme” avantajını devre dışı bırakabiliyorlar.

İnsanlık, uzay yolculuğundan yapay zekaya kadar pek çok karmaşık sorunu çözmüş olabilir. Ama bir su aygırının testislerini bulmak, hala doğanın sunduğu en büyük bilmecelerden biri olarak kalmaya devam ediyor.

Neden Bir Su Aygırının Kısırlaştırmak Neredeyse İmkansızdır?
Eva Polsterer/Chris Walzer/Elsevier-Theriogenology

İşin en önemli kısmına gelindiğinde, veterinerler ilginç bir yöntem geliştirdi. Su aygırına adeta bir “masaj” yaparak, testislerin karın bölgesine yaklaşmasını sağladılar. Bu işlem, testislerin belirlenen noktaya ilerlemesini ve cerrahi müdahale için uygun bir kesik açılmasını kolaylaştırıyordu. Ancak, su aygırları doğuştan gelen “kaybolma” yeteneklerini kullanarak testislerini tekrar içeri çekebiliyordu. Neyse ki, veterinerler bu ihtimali göz önünde bulundurmuştu. Böyle bir durumda, ultrason yardımıyla yer tespiti yapılıyor ve aynı masaj tekniği tekrar uygulanıyordu.

Bu süreçle ilgili detaylar, veterinerlik alanında prestijli bir dergi olan Theriogenology‘de yayımlandı. Çalışmanın sonuçları, yıllar süren başarısız denemeler ve karmaşık prosedürler düşünüldüğünde oldukça etkileyiciydi. Yeni teknik kullanılarak kısırlaştırma uygulanan 10 su aygırının tamamında operasyon başarıyla sonuçlandı. Ne yazık ki, içlerinden biri operasyon sonrası komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak diğer 9 su aygırı, doğanın onlara bahşettiği olağanüstü iyileşme yeteneği ve vücutlarını kaplayan, antibakteriyel özelliklere sahip “kızıl ter” sayesinde hızla toparlandı.

Saatler içinde ayağa kalkan bu su aygırları, dışkı dolu göletlerinde arkadaşlarının arasına geri döndü. Tek fark, eskisine göre biraz daha iyi huylu ve elbette biraz daha hafif olmalarıydı.

Share This Article
Yorum yapılmamış