Son Yüzyılda, Yapay Seçilimle Köpeklerin Bedenini Nasıl Mahvettik?

Bilimsever
5 Min Read
Son Yüzyılda, Yapay Seçilimle Köpeklerin Bedenini Nasıl Mahvettik?
Son Yüzyılda, Yapay Seçilimle Köpeklerin Bedenini Nasıl Mahvettik?

İnsanlar, uzun zamandır köpekleri kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmek için Yapay Seçilim yöntemi kullanmaktadır. Bu süreç, köpeklerin belirli fiziksel özelliklere sahip olmasını sağlarken, ne yazık ki doğallıktan uzak ve çoğu zaman sağlık açısından zararlı sonuçlar doğurmuştur.

Aşağıdaki bazı köpek ırklarının son 100 yıl içinde Yapay Seçilim ile nasıl değiştiğini ve bu değişimlerin beraberinde getirdiği sağlık sorunlarını gelin beraber inceleyelim.

Bull Terrier

Bull Terrier
Bull Terrier

Bull Terrier’ler, günümüzde kendisine özgü kavisli kafaları ve atletik vücut yapılarıyla tanınır. Ancak, zaman içerisinde kafatası, çene ve diş yapıları büyük oranda değişime uğramıştır. Fazla dişlerin sebep olduğu çene problemleri ve kovalama gibi içgüdüsel davranışların zayıflaması, bu ırkın modern halinin getirdiği olumsuz sonuçlardan sadece bazılarıdır.

Basset Hound

Basset Hound
Basset Hound

Alçak yapısıyla tanınan Basset Hound, kısa ve eğik bacakları nedeniyle hareket kabiliyetinde büyük bir düşüş yaşadı. Uzun kulakları ve sarkık derisi, solunum problemlerine ve enfeksiyonlara neden olurken, aşırı deri kıvrımları göz hastalıklarını da beraberinde getirdi. Yavaş hareket eden bir yapıya sahip olması, bir zamanlar sahip olduğu avcılık becerilerini büyük ölçüde kaybetmesine yol açtı.

Boxer

Boxer
Boxer

Güçlü ve atletik bir geçmişe sahip olan Boxer’lar, son dönemlerde giderek daha kısa bir yüz yapısına sahip hale geldi ve bu durum solunum problemlerini de beraberinde getirdi. Aynı zamanda, burun yapılarındaki değişiklik vücut ısısını düzenlemesini oldukça zorlaştırmaktadır. Tüm bunlara ek olarak, kanser oranlarının yüksek olması, bu ırkın günümüzde sağlık açısından ciddi riskler taşıdığını gösteriyor.

İngiliz Bulldog

İngiliz Bulldog
İngiliz Bulldog

İngiliz Bulldog’ları, yapay seçilimin en belirgin etkilerini taşıyan ırklardan bir tanesidir. Yıllar içerisinde yüz yapıları aşırı derecede basık hale gelmiş, bu da solunum problemlerine yol açmıştır. Üstelik, vücut yapılarının değişimi doğal doğum sürecini giderek zor bir hale getirmiştir. Çoğu İngiliz Bulldog’un sezaryen doğum yapması gerekmektedir. Kısa ömürleri ve genetik hastalıkları nedeniyle, bu ırk ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele etmektedir.

Dachshund (Sosis Köpek)

Dachshund
Dachshund

Eskiden vücut oranları daha dengeli olan Dachshund’lar, aşırı uzun sırtları ve kısa bacakları nedeniyle omurga problemleri yaşamaktadır. Omurga deformasyonları, ileri yaşlarda felç gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Aynı zamanda, aşırı kısa bacakları hareketlerini de oldukça kısıtladığı için bu ırkın geçmişte sahip olduğu çevikliğini kaybetmesine neden olmuştur.

Alman Çoban Köpeği

Alman Çoban Köpeği
Alman Çoban Köpeği

Eskiden oldukça dayanıklı ve çalışkan olan Alman Çoban Köpekleri, zamanla değişen vücut yapıları nedeniyle büyük sağlık sorunları yaşayabilmektedirler. Özellikle aşırı eğimli sırt yapısı yüzünden kalça displazisi gibi genetik hastalıklara yakalanma riski oldukça yüksektir. Bu da köpeğin hareket kabiliyetini önemli ölçüde etkilemiştir. Bir zamanların güçlü sürü köpeği, günümüzde sağlık sorunlarıyla mücadele eden bir ırka dönüşmüştür.

Pug

Pug
Pug

Basık yüz yapısıyla bilinen Pug’lar, solunum problemlerinin en sık görüldüğü ırklardan biridir. Kafataslarının küçülmesiyle birlikte beyin dokusuna baskı yapan yapısal değişiklikler de yaşanmıştır. Ayrıca aşırı deri kıvrımları cilt hastalıklarına neden olarak bu ırkın yaşam kalitesini oldukça düşürmüştür.

St. Bernard

St. Bernard
St. Bernard

Bir zamanlar güçlü ve çalışkan bir ırk olan St. Bernard, yapay seçilim sonucunda aşırı büyük ve ağır bir hale geldi. Bu durum, eklem hastalıkları, solunum zorlukları ve kalp sorunları gibi hastalıkları da beraberinde getirmiştir.

Yapay Seçilim sürecinde yetiştiricilerin en çok başvurduğu yöntemlerden bazıları, “iç melezlenme” ya da “akraba çiftleşmesi” (inbreeding) olarak bilinen uygulamalardır. Olması istenen özellikleri taşıyan canlıların birbiriyle çiftleştirilmesi, bu özelliklerin yavrularda daha sık görülmesini sağlar. Bu süreç tekrarlandıkça, istenen karakterler giderek belirgin hale gelir.

Ancak, akraba çiftleşmesi yalnızca olması istenen özellikleri değil, aynı zamanda çekinik genlerle taşınan hastalıkları ve genetik bozuklukları da ortaya çıkarabiliyor. Yakın akrabaların çiftleşmesi sonucu, genetik çeşitlilik azalacağı için, zararlı mutasyonlar yavrularda daha yüksek oranlarda görülmeye başlanır. İşte bu yüzden, iç melezlenme yoluyla üreyen canlılarda çeşitli fizyolojik, anatomik ve davranışsal sorunlar yaygın olarak gözlemlenir.

Yetiştiriciler, iç melezlenmenin yol açtığı genetik sorunların önüne geçebilmek için belirli aralıklarla “dış melezlenme” yöntemine başvurur. Bu süreçte, farklı soylardan canlılar çiftleştirilerek gen havuzu bir nebze de olsa genişletilmeye çalışılır. Amaç, zararlı genetik hastalıkların etkisini azaltmak ve daha sağlıklı yavrular elde etmektir. Sonuçta, kimse hasta bir köpek sahiplenmek istemez ve genetik bozukluklarla doğan hayvanların bakımı hem zorlayıcı hem de maliyetlidir.

Ancak burada asıl göz ardı edilmemesi gereken nokta, hayvanları sadece isteklerimiz doğrultusunda şekillendirme çabasının artık son bulması gerektiğidir. Tek bir vahşi kurt soyundan, bugün 300’den fazla resmi köpek ırkı evrimleştirdik. Daha fazlasını üretmeye ihtiyacımız yok. Aksine, mevcut hayvanların sağlıklarını ve yaşam koşullarını iyileştirmeye öncelik vermeliyiz. Gerçek anlamda bir başarı, yeni ırklar yaratmak değil, var olanları güvence altına almakla mümkündür.

Share This Article
Yorum yapılmamış